Burası İstanbul’un göbeği, Şişli Bomonti. Pahalı rezidanslar, ışıltılı hayatlar, vitrinde her şey kusursuz. Ama perdeyi araladığınızda neyle karşılaşırsınız? Çorapların içinde saklanan binlerce Euro’yla mı? Yoksa krem kutularının içinde gizlenmiş uyuşturucularla mı?
Geçtiğimiz günlerde Bomonti’de yaşanan olay, Türkiye’nin “lüks” yaşam algısını yerle bir etti. Yasemin S. isimli bir kadın, arkadaşı Erkan A.’nın evine girip 120 bin Euro parasını çaldığını iddia etti. Ne tesadüftür ki, Erkan ve birlikte yaşadığı Eda A.’nın evinde çorapların arasında 20 bin Euro bulundu. Paraların seri numarası şikayetçi Yasemin S.’nin parasıyla eşleşiyordu. Ancak hikâyenin gerçek sürprizi bundan sonrasıydı.
Polis, Yasemin S.’nin “Bu para benim” iddiasını sorgularken krem kutularında saklanan 712 gram amfetamin maddesi buldu. Yani şikayetçinin evi tam anlamıyla uyuşturucu deposu çıktı!
Bir yandan “Paramı çaldılar” diyerek polise koşacaksınız, diğer yandan krem kutularının içinde zehir saklayacaksınız. Türkiye’de bu tarz “dost kazıkları” olaylarına alışığız ama bu olayda herkes suçlu, herkes mağdur. Çoraptaki para kadar, krem kutusundaki uyuşturucu da lüks hayatların aslında ne kadar sahte, kırılgan ve tehlikeli olduğunu gösteriyor.
Erkan A. hırsızlık ve uyuşturucu ticareti suçundan tutuklandı. Yasemin S. ise ‘kullanıcı’ pozisyonuna alınıp, adli kontrolle serbest kaldı. Ama ortada cevaplanmayan çok soru var: 120 bin Euro nereden geldi? O paranın kaynağı, uyuşturucunun kaynağı kadar “illegal” olabilir mi?
Bu tür olaylar bize, paranın ve lüksün bazen sandığımızdan çok daha kirli yollarla döndüğünü gösteriyor. Şişli’nin rezidanslarındaki sahte ışıltılar arasında saklanan kirli gerçekler, çorapların içinden ve krem kutularının altından fışkırıyor.