Bağımsız Gazeteci Ece Sevim’in kaleme aldığı yazıdan,  Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturmasıyla ilgili bazı gazetecilerin ısrarla kullandığı “dosyalar bomboş” söylemi dikkat çekiyor. Bu söylemin yalnızca gazetecilik pratiğiyle mi sınırlı olduğu, yoksa görünmeyen bazı bağların da etkili olup olmadığı sorusunu sormadan edemiyorum.

YouTube algoritmam her seferinde karşıma Fatih Altaylı’nın videolarını çıkarıyor. Kendisini izlemek keyifli; iyi hazırlanmış bir stüdyo, güçlü bir anlatım… Ve hemen her yayında kurduğu aynı cümle: “İBB dosyaları tamamen boş, AKP panikte.”

Bu analizlere girmeyeceğim. Ama videolarda dikkatimi çeken bir ayrıntı var: Ekranın sağ köşesinde sürekli görünen kocaman bir logo — ICRYPEX.

Yasa dışı bahis iddialarıyla adı sıkça anılan kripto para sektörünün öne çıkan isimlerinden biri olan bu şirket, neden bu yayınlara sponsor olur? Bu sponsorluk yalnızca Fatih Altaylı ile de sınırlı değil.

Yakın zamanda Kayda Geçsin ekibinin ayrılıp kurduğu yeni YouTube kanalına abone oldum. İlk kez Murat Ağırel ve Timur Soykan hakkında çıkan gözaltı haberlerinin ardından kendilerini savundukları yayını izledim. Evrensel gazetecilik ilkelerinden söz ediyorlardı. Güzel.

Ancak ekranda yine aynı logo: ICRYPEX.

Bu noktada ister istemez şu sorular beliriyor: Neden İBB dosyasını henüz soruşturma aşamasındayken “boş” bulan yayınların sponsorları hep aynı? Ve bu sponsor kim?

Kısa bir araştırma yapıyorum. Görüyorum ki ICRYPEX’in ortaklarından biri Umut Şenol. Kendisi, İBB soruşturması kapsamında tutuklanan isimlerden. Üstelik geçmişte Gerçek Gündem haber sitesini Barış Yarkadaş ve Cenk Ünalerzen ile birlikte satın almış; yani medya patronluğu geçmişi de var.

Ayrıca, Candaş Tolga Işık’a bir spor kulübünün YouTube kanalında program yapması için ICRYPEX adına 1 milyon TL’lik sponsorluk teklifi yaptığı da biliniyor. Bu teklifin yapıldığını gösteren tweet hâlâ duruyor.

Henüz Umut Şenol dosyasına tam hâkim değilim. Elbette beraat edebilir. Ancak soruşturması devam eden bir ismin ortağı olduğu bir şirketten alınan sponsorluklar, gazetecilik etiği açısından ciddi bir tartışma konusudur.

Bu nedenle sormak istiyorum:

Fatih Altaylı’ya ve Onlar ekibine —
İBB soruşturmasında tutuklu bir ismin ortağı olduğu bir firmadan sponsorluk almanız, gazetecilik etiği açısından nereye oturuyor?

Bu dosyalar hakkında gerçekten tarafsız mısınız? Yoksa sponsorun gölgesi mi düşüyor yayınlarınıza?

Gazetecilik yalnızca ne söylediğinizle değil, kimin parasıyla söylediğinizle de ilgilidir.
Ve ekrandaki o küçük ama güçlü logo, izleyiciye çok şey anlatır.

Medya artık sadece içerikle değil, kimin sesi yükseltiliyor, kimin sesi bastırılıyor sorusuyla da değerlendiriliyor.
Ve bu, meselenin en rahatsız edici tarafı.

Umut Şenol, Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte

Dört sene önce Gerçek Gündem’i Barış Yarkadaş, Cenk Ünalerzen (Eski CHP’liler Ateş Ünalerzen’i hatırlarlar, onun yeğeni) ile Umut Şenol’a satmıştı; medya patronluğu deneyimi de var yani.

Daha önce Candaş Tolga Işık’a da bir spor kulübünün Youtube kanalında bir programı yapması için 1 milyon TL’lik sponsorluk teklif etmiş, kabul etmiş mi gerçekleşmiş mi bilmiyorum. Gerçi o zaman hakkında bir soruşturma da yokmuş; ICRYPEX adına sponsorluk önerdiğini göstermek adına bu Tweet’i linkliyorum.

Henüz dosyasına hakim olmadığım için, Umut Şenol hakkında çıkan haberlere yer vermeyeceğim. Fakat hem Onlar ekibine hem de Fatih Altaylı’ya soruyorum:

İBB soruşturmasından tutuklu bulunan bir ismin ortağı olduğu firmadan sponsorluk almanız, gazetecilik etik ve ilkelerinin neresine sığıyor?

Umut Şenol, bu soruşturma sonunda aklanabilir de, ceza da alabilir. Bunu ancak yargılama sonunda anlayabiliriz. Peki, bu pozisyondayken bu sponsorluğu nasıl kabul edersiniz?

Siz İBB soruşturmasından tutuklu bir şüpheliden para alarak yaptığınız yayıncılıkta, bu dosya hakkında ne kadar tarafsız olabilirsiniz? Bunu da okurlarınıza, izleyicilerinize nasıl izah edebilirsiniz?

Yakışıyor mu?

 

Kaynak Ece Sevim