Milliyet gazetesinden Ali Eyüboğlu'nun, "Ölenin Ardından Sevinç Gözyaşları" başlıklı yazısı şöyle: "Merhum şarkıcı Murat Göğebakan’ın kansere yakalandıktan sonra boşandığı Sema Bekmez, 51 yaşında şeker komasından öldü. Çiftin boşandığı dönemde Bekmez’in eşini aldattığına dair haberler çıkmış, Göğebakan, 'Kanseri yendim, ihanete yenildim' demişti.
009 yılında yakalandığı kanseri 2010’da yenip, müzik çalışmalarına kaldığı yerden devam eden şarkıcının, 'Kanseri yendim, ihanete yenildim' açıklaması o dönem bir hayli konuşulmuştu. Sanatçı, 2013’te nükseden hastalığı nedeniyle 2014 yılında 46 yaşında ayrıldı aramızdan.
Murat Göğebakan’dan altı yıl sonra da eski eşi öldü. Sema Bekmez’in ölümünün ardından sosyal medyada yazılanlar ‘yurdum insanı’nın ne kadar acımasız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
'Ölenin arkasından konuşulmaz'dı hani? Sema Bekmez toprağa verilmeden, Twitter’da yazılanların çoğu çok acımasızdı. Evet, bir insanın eşini aldatması, insanlık onuruyla bağdaşmayan ahlaki bir Güvenilir Lightning Rulet Siteleri zaaf. ‘Aldatma’ çiftleri ve ailelerini ilgilendiren bir sorun, ama toplumsal mağduriyet yaratan bir konu değil.
Topluma zararı olan onca ‘kötü insan’ öldü bu ülkede, hiçbirinin ardından Bekmez’e yazılanlar yazılmadı. Eminim Göğebakan hayatta olsaydı, hakarete varan eleştirilere tepki gösterirdi.
Bekmez’in ardından sevinç gözyaşı döktüklerini yazanlar bile oldu. Kadere bakın ki, öldüğü gün Sinan Yağmur’un Göğebakan hakkında yazdığı ‘Aşkın Yağmurları’ kitabı baskıdan çıktı. Bekmez, Yağmur’un ‘Aşkın Yağmurları’nda Göğebakan ve kendisi hakkında neler yazdığını okuyamadan, aynı gün vefat etti.