Normalde bomba etkisi yaratması gereken haberler, Türkiye’nin bugününde sanki görünmezlik zırhına sahip. Çok uzak bir ülkenin gündemiymiş gibi muamele görüyor ve ardından diğer gündemlerin arasında geriye itiliyorlar. Bir süre sonra da, sanki dokunulmazlıkları olduğu öz güveniyle yeniden gündeme geliyorlar. Bir acayip durum. Geçtiğimiz yılın ağustos ayında, Brezilya’dan gelen ve Kocaeli Dilovası’daki Yılport Limanına yanaşan geminin içindeki bir konteynerde 540 kilo kokain ele geçirilmişti. Uyuşturucu madde ilk aramada nasıl oluyorsa bulunamamış, ikinci aramada ortaya çıkarılmıştı. CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, konuyla ilgili Ticaret Bakanı Mehmet Muş tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi vermişti. Sonra bu konu adeta uzay boşluğuna bırakıldı. Ancak geçtiğimiz günlerde, Panama basını ve bazı uluslararası ajanslar, yine Yılport adının karıştığı benzer bir habere yer verdi. Evrensel’de “Panama’da, son durağı Mersin Limanı olan konteynerde 616 paket kokain bulundu” başlığı ile duyurduğumuz haberde, Orta Amerika ülkesi Panama’da, Türkiye’de Mersin Limanına gittiği ileri sürülen bir konteynerde 616 paket kokain ele geçirildiğinin açıklandığı belirtiliyor. Panama basını ile birlikte İspanya merkezli uluslararası haber ajansı EFE de habere geniş yer verdi. Konteynerin Panama’ya Güney Amerika ülkesi Ekvador’da bulunan Yılport tarafından işletilen Bolívar Limanından geldiği ve aktarma noktası olan Panama’nın PSA Limanında Panamalı yetkililer tarafından arandığı belirtildi. Kokainin konteynerdeki muz kutuları içinde saklanmış halde bulunduğu bildirildi. Buraya yeniden dönmek üzere Yılport’a biraz daha yakından bakalım. Web sitesi, ‘yilport.com’da, Yıldırım Holdingin bir iştiraki olan Yılport Holdingin, 2011 yılında kurulduğu belirtiliyor. Devam edelim: “2004 yılında STFA Holdingten satın alınan Sedef Limanı ve 1 Ocak 2005’te satın alınan Alemdar Limanının YILPORT Konteyner Terminali ve Liman İşletmeciliği, AŞ çatısı altında birleştirilmesiyle operasyonlarına başladı. ”YILPORT, Türkiye’ye daha önce uğrak yapmamış en büyük gemiler için tasarladığı Gemlik projesine 2011 yılında başladı. Aynı süre içerisinde şirket, Gemlik projesinin hemen yanında bulunan 600 bin TEU’luk elleçleme kapasitesi ve Ro-Ro tesisine sahip Gemport firmasını satın aldı. 2011 yılında Malta Freeport’un yüzde 50’si YILPORT bünyesine katıldı.” Dünyanın 4 kıtasında 51 ülkede faaliyetleri bulunan Yıldırım Şirketler Grubunun limancılık şirketi Yılport, kısa bir süre içinde Türkiye ile birlikte, İskandinavya, İberya, Latin Amerika ve Akdeniz’de çok sayıda liman ve terminali işleten dev bir şirket haline geliyor. Aralarında vergi cenneti Malta bile var. Yılport Holding, Londra’da düzenlenen Lloyd’s List 2018 Global Ödülleri’nde “Yılın Liman İşletmecisi” ödülünü kazanarak, bu global ödülü kazanan ilk Türk şirketi de oluyor.616 paket kokainin geldiği nokta olarak ifade edilen Ekvador’daki Bolívar Limanı, Yılport’un büyük yatırım yaptığı bir liman. Yıldırım Holding İcra Kurulu Başkanı Robert Yüksel Yıldırım, 4 yıl önce Gazeteci Sibel Atik’in, sorularını yanıtlarken şöyle diyordu: “Yıldırım Holdingin iştiraki olan Yılport Holding, geçen yıl Puerto Bolivar Limanının işletme haklarını 750 milyon dolar yatırımla 50 yıllığına devraldı. Bu sözleşmeyle Latin Amerika’nın en büyük konteyner terminali hayata geçmiş oldu.” Bu yatırıma dair başka bir haber de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ekvador gezisinden ve Hürriyet’in Eski Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar’ın imzasını taşıyor: “7’si Portekiz, 2’si İspanya ve 1’i Peru’da bulunan 10 limanı devralmaya hazırlanan Yıldırım Holding, 3 yıl önce ilgilenmeye başladığı Ekvador’un Bolivar Limanı için de anlaşmaya vardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti sırasında liman için nihai anlaşma imzalanırken, Yıldırım Holding Ekvador’a 750 milyon dolar yatırım yapacak.” Yüksel Yıldırım’ı bazen bir yatırımcı bazen de Yılport Samsunspor’un Başkanı sıfatıyla demeçler veren bir isim olarak görüyoruz. Şimdi bunlara bir de, işlettiği limanlardan uyuşturucu sevkiyatı haberlerine dair ciddi sorular eklendi. Yılport’un limanlarından en son muz kutuları içinde yapıldığı iddia edilen uyuşturucu sevkiyatı, akla Meksikalı Uyuşturucu Baronu El Chapo’yu getiriyor. Hayatı Netflix dizisi olan ve El Chapo adıyla bilinen Meksikalı Uyuşturucu Baronu Joaquín Archivaldo Guzmán Loera, çocukluğunda tarlalarda başladığı uyuşturucu ticareti ile temasını yıllar sonra, limanlardan çeşitli malzemelerin içinde uyuşturucu sevkiyatına kadar vardırıp, küresel bir güç haline geliyor. Seçimlere müdahale ediyor, iktidarların devrilmesinde ve yeni iktidarların kurulmasında rol oynuyor. Siyaseti rüşvetle finanse ederek, belli bir dönem devlet içinde de etkili bir güç haline gelmeyi başarıyor. Kuşkusuz farklı hikayelerden söz ediyoruz ama hikayelerin farklı oluşu Yılport ile ilgili oluşan soruları da ortadan kaldırmıyor: Uyuşturucu sevkiyatında limanların kullanımı filmlere konu olacak kadar popüler hale gelmişken, Yılport, işlettiği limanlardan sevkiyata dair nasıl bir denetim mekanizması uyguluyor? Daha önce gündeme gelen uyuşturucu sevkiyatı haberinden sonra, eğer Yılport Holdingin bu sevkiyatta bir dahli yoksa, denetimleri sıkılaştırması gerekmez mi? Buna rağmen, bu kadar yüklü ikinci bir sevkiyat nasıl yapılabiliyor? İktidarın, yargının, Yılport Holding yöneticilerinin bu sorulara bir yanıtı var mı?   Evrensel