15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından başlatılan FETÖ soruşturmalarında, işadamı Selim Dağbaşı ve ortak olduğu şirketle ilgili çarpıcı bulgular ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada, Dağbaşı’nın ortağı olduğu firmanın 2011–2014 yılları arasında FETÖ’ye ait Türkiye Yüksek Tahsil Gençliği Öğrenim ve İhtisas Vakfı’na yüksek miktarda bağış yaptığı belirlendi.
5 Milyon TL’den Fazla Finansal Destek
Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, şirketin söz konusu vakfa 5 milyon liradan fazla bağış yaptığı, bu miktarın vakfın toplam gelirinin yüzde 13’üne denk geldiği MASAK raporlarıyla tespit edildi. İddianamede ayrıca şirketin birçok ülkede FETÖ okullarının inşaatını yaptığı ve seçim dönemlerinde hükümete yönelik propaganda faaliyetlerine destek verdiği belirtildi.
Bu tespitler üzerine İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Selim Dağbaşı ve şirket ortakları hakkında FETÖ üyeliği ve örgüte finans sağlama suçlarından dava açıldı.
FETÖ Sanığı İşadamına Lüks Araç + Çakar Tahsisi!
Yargılama sürecinde dikkat çeken bir gelişme yaşandı. İtirafçı konumunda olmadığı bilinen Selim Dağbaşı’nın, Valilikten koruma kararı talep ettiği ortaya çıktı. Talep doğrultusunda Dağbaşı’nın kullandığı lüks araca çakar hakkı ve koruma plaka tahsisi yapıldı.
İstanbul’un en lüks bölgelerinden biri olan Kandilli’de yaşayan Dağbaşı, artık öncü–artçı araçlarla trafikte geçiş üstünlüğü bulunan araçlar arasında yer alıyor.
Karar Nasıl Verildi? Bürokratik Süreç Tartışılıyor
Yakın koruma kararları, devletin ilgili birimlerinin kapsamlı incelemesinden sonra veriliyor. Ancak FETÖ’den yargılanan bir işadamına “çakar ve koruma” tahsisi yapılması ciddi soru işaretlerine neden oldu.
Söz konusu kararın hangi gerekçelerle, kimlerin imzasıyla ve hangi risk değerlendirmesi sonucunda verildiği kamuoyunda tartışılıyor. Özellikle terör örgütüne finans sağladığı iddiasıyla yargılanan bir isme devletin üst düzey koruma prosedürlerinin uygulanması “nasıl mümkün oldu?” sorusunu gündeme taşıdı.
SABAH