Bir ülke yanıyor!
Ormanlarıyla, hayvanlarıyla, insanlarıyla…
Ama daha da acısı şu:
Vicdanı yanmıyor!
Her yaz aynı kabus.
Alev alev yanıyor dağlar, yaylalar, ormanlar…
Ve biz, ekran başında elimiz kolumuz bağlı izliyoruz.
Peki Mehmetçik nerede?
Yıllarca bu ülke askerini;
selde, depremde, yangında, çığda gördü.
Yaralı taşıyan, enkaz altından bebek çıkaran, hortuma kafa tutan, dumana meydan okuyan o Mehmetçik…
Bugün kışlasında, emir bekliyor!
Çünkü “bir imzayla her şeyi yapan” Cumhurbaşkanının
tek bir imzası eksik!
Eskiden her askeri birlik, afet planı yapardı.
Masa üstü tatbikatlarla “yangın olursa ne yaparız?” diye hazırlanırdı.
Ama şimdi?
Yangın büyürken, emir küçülüyor.
Asker, “acaba darbe mi derler” korkusuyla kışlada kilitli!
Bu ülkenin askerine değil, yangını izleyen iradesine güven sorunu var!
Hatay depreminde olduğu gibi…
Asker günlerce bekledi, halk dondu, öldü, kayboldu…
Şimdi yine aynı senaryo:
Bodrum, Antalya, Menderes, Çanakkale… Yanıyor!
Evler kül, hayvanlar can veriyor…
Ama kışla sessiz!
Gecenin bir vakti kararname yayımlayanlar,
bir türlü “yangın emri” veremiyor!
İçişleri Bakanı suskun, Milli Savunma Bakanı sanki başka ülkede.
Valiler ise korkudan askere “çıksana” diyemiyor.
Bir millet çaresiz bırakıldı!
Eskiden bir yangın bir günde sönerdi.
Şimdi bir ayda sönmüyor!
Eskiden ağaçlar yanardı,
şimdi umutlar tutuşuyor!
Duydunuz mu o çığlıkları?
Yanarak can veren hayvanların,
can havliyle kaçan insanların,
gece sabaha kadar uykusuz bekleyen köylülerin sesi…
Ne uçak var elimizde, ne plan!
Helikopterle taşınan suyla
koca ormanı söndürmeye çalışıyoruz.
Bu, taşıma suyuyla orman kurtarmaya benziyor!
Yazık!
Bize savaş uçağı değil, yangın söndürme filosu lazım!
F-16 alıyoruz, ama o uçaklar bu yangınlara bir damla su dökemiyor!
Sormak istiyorum:
Bu savaş uçaklarını kime karşı kullanacağız?
Yangınlara mı?
Kendi halkına mı?
İnsan utanır!
Bir ülke bu kadar aciz bırakılmaz!
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde!
Ama milletin ciğeri yanıyor!
Yazlık saraylarda pozlar verenler,
şu çığlığı duymuyor:
“Yanan sadece orman değil, geleceğimiz!”
Çünkü biz yangına değil, yönetilemeyen bir ülkeye teslimiz!
Ve son sözüm:
Bu memleket, ormanıyla, askeriyle, halkıyla
göz göre göre feda ediliyor!
Yeter artık!
Bu ülke alev alev yanarken,
susmak da, izlemek de suçtur!
“Bir zamanlar Mehmetçik vardı…
Yangına koşar, can kurtarırdı.
Şimdi kışlada, çünkü birileri ondan korkuyor!”